-
1 şan
I1) сла́ва, изве́стность; блескşan kazanmak — завоева́ть изве́стность
şan vermek — просла́виться; стать изве́стным
2) репута́ция, до́брое и́мя; досто́инство; честьşanı askerî, askerî şan — во́инская честь
şanınıza düşmez — э́то недосто́йно вас, э́то вам не подоба́ет
şanından olmak — быть до́лгом че́сти
şan hırsı — честолю́бие
3) положе́ние; состоя́ние; чин; сан; сте́пеньIIпе́ниеşan dersleri — уро́ки пе́ния
См. также в других словарях:
parlamak — nsz 1) Güçlü bir ışık çıkarmak, ışık saçmak O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; / O benimdir, o benim milletimindir ancak. M. A. Ersoy 2) Bir ışık kaynağından gelen ışınları yansıtmak Ayna parlıyor. 3) Tutuşup alev çıkarmak Pof diye gaz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
olmak — nsz, ur 1) Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak En şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu. S. F. Abasıyanık 2) Gerçekleşmek veya yapılmak 3) Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ün — is. 1) Ses 2) İyi bir nitelikte bilinip tanınmış olma durumu, şöhret, şan, nam, ad O kadar ünü ve başarıyı yakıştıramamıştı bu yüze. T. Buğra Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
MA'RİFET — Bilme, bir şeyi cüz i vecihle bilmek. * Hüner. Üstadlık. San at. * Tuhaflık, garib hareket. * Vasıta, tavassut. * İlim ve fenlerle tahsil olunan mâlumat. İrfan kazanmak. (Bak: İrfân … Yeni Lügat Türkçe Sözlük